15 Ocak 2016 Cuma

FETVA VE AYET MÜHENDİSLİĞİ


Türkiye, son otuz kırk yılda, tarihinde hiç olmadığı kadar İslamileşti; 13 yıldır da İslamcı parti tarafından yönetiliyor. Mesai saatleri artık namaza göre düzenleniyor. Eğitim öğretim İslamileşti, okullarda Cuma namazına göre ders yapılmasına ilişkin genelge de yayımlandı.
Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar İslamileşti ama ahlakını ve aklını bugünkü kadar yitirdiği bir dönem geçirdi mi acaba? Sadece son bir iki haftanın haberleri bile kuşaklar boyu utandırmaya yetecek rezalet ve kepazeliklere battığımızı gösteriyor.
Çocuk pornocusu ilahiyatçı rektör yardımcısı,
Dört çocuğa cinsel taciz ve tecavüzden mahkum olan İslami dernek başkanı,
Emanetindeki iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunan Çocuk Esirgeme Kurumu il müdürü,
Erkek çocuklara tacizden tutuklanan Kızılay şube başkanı,
Rüyada Peygamberi gösteren terlik satıcısı “cüppeli” inanç önderi,
Nihayet, bazı mezheplere göre, babanın kızını şehvetle öpmesinin ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha etkisi olmayacağı, öpülen kızın 9 yaşından büyük olması gerektiği fetvasını veren DİYANET...
Bunlar medyaya yansıyanlar, ya bir de yansımayanlar, yen içinde kalan kırık kollar?
***

Halk, tarihinde hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama bu kadar kepazeliği bir arada görmemişti herhalde. Ülke, hırsızlığı yolsuzluğu ahlaksızlık saymayan bir zihniyetin esiri zaten. Başimam yellendikçe yelleniyor, imamın mabat kılı olmayı onur sayan cemaat ise hepten sapıtmış görünüyor. Anasının çıplak dizinden bile tahrik olan mahluklar, din-iman edebiyatıyla çocukların üzerinde tepiniyor, ensestin livatanın iğrenç dehlizlerinde dolanıyor. “Güzel ahlak dini” İslam’ın bekçisi Diyanet ise akıl almaz fetvalarıyla ahlaksızlığa çanak tutuyor.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, söz konusu ensest fetvası haberlerine tepkili; “Bu haber değildir, İslamofobik nefret içeren gayri ahlaki haber mühendisliğidir, iftiradır” diyerek üste çıkmaya çalışıyor. Diyanet’e karşı itibarsızlaştırma kampanyası açılmış da, söz konusu fetvada Arapça’dan tercüme yapılırken hata yapılmış da, haram kelimesi teknik bir tabirmiş de, verilen cevaptan o anlam çıkmazmış da, zaten ilgili kişileri açığa almış da...
İlgili kişileri açığa almış ama kendisi istifayı aklına bile getirmiyor.
Mehmet Görmez adlı din taciri, söylediklerine kendisi de inanmıyordur herhalde ama toplumu kandırdığını sandığı muhakkaktır.
***

Cariyelerle serbest zina
Elbette din tacir(ler)inin söylediklerine inanan, din iman deyince aklını iptal eden, öldükten sonra cennet hayaliyle yanıp tutuşan çok kalabalık mütedeyyin bir kitle var ne yazık ki. Yüzde 60’a 70’e varan bu kitle din tacir(ler)inin söylediklerine iman etse de gerçek değişmiyor.
Gerçek o ki, söz konusu fetva iftira veya  haber mühendisliği değil, fetva mühendisliğinin ta kendisidir. Alevilerle evlenmenin, greve katılmanın, nişanlılıkta flört etmenin dinen caiz olmadığına ilişkin fetvalar kadar gerçektir. Hatta, Diyanet İşleri Başkanı’na verilen milyon dolarlık makam otosu kadar gerçektir, fetva mühendisliğinin sınırlarının nerelere kadar uzanabileceği sorusunun da yanıtıdır.
Utançtan yerin dibine geçirmesi gereken fetva mühendisliğinin yanı sıra Diyanet’in bir de ayet mühendisliği vardır ki, üzerinde ne denli kafa patlatılsa azdır.
Örneğin, Diyanet’in internet sitesindeki Kur’an-ı Kerim Meali’nden bir ayet:
“(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı.” (Nisa / Kadınlar, 24)
Hiç tevil götürmeyecek kadar açık. İslam ordusu savaşı kazanıyor, sağ kalan erkekler, kadınlar, çocuklar esir alınıyor. Savaş esiri evli kadın cariyedir artık, pazarda satılmayacaksa İslam mücahidine helaldir! Nitekim IŞİD aynen böyle yapıyor.
(Kafası karışanlar için açıklamaya yapmak gerekirse, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “cariye” kelimesinin karşılığında şunlar yazılıdır: “Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık.”)
***

Henüz âdet görmemiş kızlarla evlilik
 Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer.” (Talak / Boşamak, 4)
Bu ayet de tevil götürmeyecek derecede açık. “Henüz âdet görmeyenler” ifadesiyle kimlerin kastedildiği bellidir. Diyanet’in resmi sitesindeki tefsirinde bu ifadenin açılımı geçiştirilmiş olsa da Diyanet’in eski başkanlarından Süleyman Ateş’in tefsirinde şöyle açıklanmaktadır: “Gerek âdet çağının altında olan gerekse âdet çağına geldiği halde âdet görmeyen kadınları kapsamaktadır.” (Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Cilt 6, s:2742)
Öyle anlaşılıyor ki, söz konusu fetvada geçen, İslami literatürde de üzerinde önemle durulan 9 yaş eşiği Talak 4’e dayandırılmaktadır.

Benzer nice ayet vardır ki, üzerinde ne kadar kafa patlatılsa azdır.

2 yorum: